‘AKILLI İKLİMLENDİRME ÇÖZÜMLERİ HEM FATURALARI HEM DE CARİ AÇIĞI DÜŞÜRÜR’
Enerji Verimliliği Haftası nedeniyle bir açıklama yapan Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, iklimlendirmede doğru çözümlerin tercih edilmesinin ve daha az enerji kullanan cihazların yaygınlaşmasının hem faturalara hem de cari açığa olumlu yansıyacağını söyledi.
Cari açık, enerji verimliliği ve iklimlendirme sektörü arasındaki yakın ilişkiye dikkat çeken Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, üretim süreçlerinin iyileştirilmesi ve tüketim bilincinin gelişmesi kadar tasarruf değerleri yüksek yeni teknolojik cihaz kullanımının da tasarruf açısından önemli olduğunu vurguladı. Enerji Verimliliği Haftası’nda tasarrufun yanı sıra bu konuların da gündeme getirilmesi gerektiğini belirten Önder, sadece akıllı doğru iklimlendirme çözümleri kullanımının artmasının bile cari açığa önemli katkıları olacağını dile getirdi.
Enerji verimliliğinin; tüketilen enerjinin ekonomik kalkınma ve sosyal refahı engellemeden en aza indirgenmesi anlamına geldiğini ifade eden Önder, şu noktalara dikkat çekti: “Enerji verimliliği tüm dünya için önemli ancak Türkiye için çok çok daha önemli. Çünkü bizim ithal girdilerimiz arasında en büyük kalem enerji. İşte sırf bu nedenden dolayı bile enerji verimliliği konusunda daha aktif uygulamalar yapmak zorundayız. Bu nedenle gereksiz tüketimin, üretim süreçlerinde yaşanan kayıpların ve yanlış kullanımların önlenmesi kadar, yalıtım ve iklimlendirmede daha tasarruflu yeni teknolojik ürünlere öncelik vermeliyiz. Sadece yalıtım ve iklimlendirme sistemlerinde yapılan iyileştirmeler bile cari açığın azaltılmasında önemli yer tutacaktır.”
Enerji talebinin yüzde 70’ini ithalatla karşılayan Türkiye’de kalkınma ve sanayileşmede bir engel oluşturmaması için enerjinin verimli kullanılmasının önemli bir konu olduğunu vurgulayan Önder, şu değerlendirmeyi yaptı: “Enerji verimliliği derken, ihtiyaçlardan taviz vererek daha az enerji kullanımından söz etmiyoruz. Biliyoruz ki, iklimlendirme çözümleri üretiminden tüketimine enerji kullanımı yüksek ürünler. Ancak bir yandan da iklimlendirme sistemleri olmasa inşaat sektörünün bu kadar gelişemeyeceği ve konforlu yaşam alanlarının geliştirilemeyeceği de bir gerçek. Yani yaşanabilir bir dünya için enerji tüketmek zorundayız. Ancak Daikin olarak biz, aynı fonksiyonu gerçekleştirmek için daha az enerjiye ihtiyaç duyan teknolojilerin kullanılmasını öneriyoruz. Çünkü ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemlerinde yüksek teknolojili cihazların yaygınlaşması, daha az enerji ile daha fazla verimlilik ve konfora ulaşılmasını sağlıyor.”
İklimlendirme sektörünün global öncülerinden biri olarak, yüksek teknolojili iklimlendirme çözümlerine yoğunlaştıklarını belirten Önder, “Üretimden tüketime tüm süreçlerde önceliği enerji verimliliğine veriyoruz ve bu doğrultuda cihaz üretimi yapıyoruz. Örneğin akıllı teknolojiler ile üretilen, düşük enerji tüketimi ve karbon emisyonu sağlayan akıllı inverter klimalar sayesinde hem çevremiz korunuyor hem de önemli oranda tasarruf sağlanıyor” diye konuştu.
FATURALAR YÜZDE 30 ORANINDA DÜŞÜRÜLEBİLİR
Enerji kullanımının çevre ve insan sağlığı açısından da büyük önem taşıdığını vurgulayan Önder, “Sera gazı emisyonları, hava kirliliği, iklim değişikliğinin üretim ve tüketime etkileri gibi konulardaki ilerlemeler doğal olarak hepimizi yakından ilgilendiriyor. Bunun yanı sıra bu yöndeki iyileştirici çalışmalar tüketicinin faturasına olumlu yansıyacak. Isıtma, soğutma ve havalandırmada doğru çözümlerin tercih edilmesi halinde, faturaların yüzde 30 oranında azalacağı yönünde çalışmalar var. Bu konu yalıtım ile birlikte ele alınır, doğru yalıtım ve doğru iklimlendirme ile birlikte düşünülürse yüzde 50’lik tasarruf oranlarından söz ediliyor. İklimlendirme sistemlerinde ne kadar yüksek teknolojili ürünler kullanılırsa enerji verimliliği ve konfor o kadar artacak, doğa da o denli korunmuş olacak.”
Bu arada olumlu gelişmeler yaşandığına da değinen Önder, sözlerini şöyle tamamladı: “Geçen yıl ülkemizde devreye giren sezonsal verimlilik kriterleri ile birlikte inverter olmayan klimalar azalarak yok olacak. Sadece klimalarda yaşanan bu değişim bile ülke ekonomisine olumlu yansıyacak. Daikin Türkiye olarak biz AB ile eş zamanlı olarak sezonsal verimlilik kriterlerini gündemimize almış ve bu kriterlere uygun ilk klimaları Türkiye’ye sunmuştuk. Bu yıldan itibaren tüm sektörde bunun sonuçlarını göreceğiz. İklimlendirme rekabetin yüksek olduğu bir sektör olarak önümüzdeki yıllarda teknoloji ve inovasyon temeline dayalı bir büyüme ve gelişme gösterecek. Yeni devreye giren sezonsal verimlilik kriterleri de bunu destekleyecek. Sonuçta kazanan ise kullanıcı ve Türkiye ekonomisi olacak.”